DİĞER
“Periklis’in 1964 yazında aşk acısı sandığı duygu aslında derin bir yalnızlıktır. Periklis’in yalnızlığını o günün siyasetinden ayrı tutabilir miyiz? Homer’den Shakespeare’e, Cervantes’ten Murakami’ye kadar tüm yazarlar çağın ve coğrafyanın iç dünyadaki yankısına ve yarattığı çatışmaya bakarlar. Ben de elimden geldiğince onların izinden gidiyorum.”
“Gelenek icat etme ve kültürel formları koruma noktasında zannedildiği kadar 'muhafazakâr' olmayan bu topluluk nasıl oluyor da sanat ve edebiyatta yüz yıldır aynı temanın etrafında dönüp durabiliyor? İcat ettiğimiz en temel geleneğin şiddet, çürümüşlük, yozlaşma ve linç kültürü (bu bir kültürse?) etrafında toplanması bize ne söylüyor?”
Ebru Erbaş Aysel Bora'yı uğurlarken son sözü Bora'nın yayın dünyasından sevenlerine bırakıyor: Ayça Sezen, Korkut Erdur, Maya Arıkanlı Özdemir, Melike Karaosmanoğlu, Mert Tanaydın, Saadet Özen, Sosi Dolanoğlu, Tomris Alpay, Yiğit Bener.
“Kendileriyle yapılan görüşmeler, tanıklıklar aracılığıyla 'elit', 'seçkinci' olarak adlandırılan Cumhuriyet’in ilk kuşak eğitimli kadınlarını diğer kadınlarla ortak kılan özellikleri görüyoruz. Aslında onların da diğerleri gibi cinsiyet ayrımcılığı yaşadığını, erkekler üzerinden tanımlandıklarını, erkekler dünyasında var olma mücadelesi verdiklerini...”
“Dijital dünya öyle hassas dengeler üzerinde duruyor ki, onu yok etmek parmağımızın ucunda. Öte yandan sadece hafızamız, fotoğraflarımız değil, şu anda benliğimiz bile dijital dünyada kuruluyor.”
Bir “siyasî iktidar”ın bir “kültür” yaratması kolay değil ama varolan kültüre müdahale etmesi, bir şeyleri durdurması, yasaklaması buna kıyasla çok daha kolay. AKP’nin de “kültürel hegemonya” arayışında dönüp dolaşıp geleceği yer burasıdır
20. yüzyıl başlarında İstanbul'un fuhuş piyasasına yönelik saldırıların çoğu özgül olarak Beyoğlu'na yöneltilmiştir
Yerli ve millîyi, sadece içe dönük, dünyaya kapalı ve zenofobik bir politika olarak değil, aynı zamanda dışarıya dönük, küresel yarışın bir oyuncusu ve küresel kapitalizmin bir uzantısı olarak da tartışmak mümkündür
Yemek ve hafıza çalışmaları sadece hatırlama, koruma ve geri getirme üzerine değil, aynı zamanda yaratma, icat etme, sahneleme, hikâyeleştirme ve romantize etme üzerinedir
Bahar Gökpınar, Ayşe Leman Karaosmanoğlu’nun yaşamına feminist bir okumayla ışık tutarken, biyografi yazımının matematiğini görünür hale getirip, sorunlarını da tartışmaya açıyor
© Tüm hakları saklıdır.